TBMM eski başkanlarından Ferruh BOZBEYLİ, bizimleydi - 07.01.2012
TBMM eski başkanlarından Ferruh BOZBEYLİ, Şehir ve Medeniyet Derneği seminer salonunda “Türkiye'de Demokrasinin Doğuşu ve Gelişimi ” konulu bir seminer verdi. Seminere yoğun bir katılım oldu.. BOZBEYLİ Yassıada günleri, meclis ve darbe dönemlerindeki hatıralarından da örnekler verdiği konuşması ilgiyle takip edildi. BOZBEYLİ konuşmasında özetle şunları söyledi:Anayasanıza demokrasi yazmakla, cumhuriyet yazmakla hemen rejim demokrasi, cumhuriyet olmuyor. Bazı şehirlerde “Atatürk Hatıra Ormanı” tabelasına rastlarız ancak tabelanın arkasına baktığımızda ya hiç ağaç olmadığını yada ağaçların büyümemiş olduğunu görürüz. Yani orman tabelası asınca orman olmuş olmuyor, Bakım, emek gerekiyor. Bunun gibi, “Hakimiyet Kayıtsız şartsız milletin” demekle hakimiyet milletin olmuyor. İnsan haklarının, demokrasinin oturması hemen olmuyor.Osmanlı Mebussan Meclisi seçimleri Şubat’ta yapılıyor. Meclis açılıyor. 1,5 ay sonra, 19 Mart’da İstanbul işgal ediliyor. 15 Mart 1920′de toplanan Meclis-i Mebussan celsesini başkan; “ayın 18′inde toplanmak üzere kapatıyorum“ diye kapatıyor. 16 Mart 1920 günü İstanbul işgal edilince, milletvekilleri acaba ne yapsak diye telaş içindeler. İşgal altında meclis, nasıl çalışacak diye tereddütleri var. Fakat 18 Mart 1920 günü 26 milletvekili Meclise gidiyor, 26 imza ile “Milletten aldığımız terci-yasama- görevini vicdan rahatlığı içinde çalışacağımız güne kadar Meclis çalışmalarına ara veriyoruz.”diyorlar. Önerge 26 oyla kabul ediliyor. Meclis tatile girmiş oluyor. Osmanlı Mebussan Meclisinin son tutanağı bu.. Ve meclis, 23 Nisan 1920 günü bir ay beş gün sonra Ankara’da toplanıyor. Birinci meclis üyeleri Lozan antlaşmasını tasdik etmeyince ( onay vermeyince),erken seçim kararı alınıyor. Erken seçimde bazı kişiler aday yapılmadı. Meclise Lozan’ı kabul edecek kişiler getirildi.1924 anayasası devletin şekli cumhuriyet, dini İslam yazıyordu. 1927 de “din-i İslam “maddesi kaldırıldı. 1937 de ise CHP’nin altı oku anayasaya kondu. 1937 değişikliğinde İsmet Paşa ve arkadaşları önerge veriyor. Hiçbir milletvekili konuşmuyor. Anayasa değişikli teklifi, müzakere edilmiyor. Sadece anayasa komisyonunda bir milletvekili. İzmir Milletvekili Halil Bey, Anayasa Komisyonu Başkanı Şemsettin Günaltay’a bir soru soruyor. “Burada devletçilik ve devrimcilik maddeleri var. Bir profesör, öğrencilerine serbest Pazar ekonomisini anlatsa bu kişi anayasaya aykırı faaliyette bulunmaktan suçlanmaz mı? Devrimciyiz diyoruz… Bir koministi, tutuklayıp sorsalar. O da ben sizden daha devrimciyim dese ne olur?”Günaltay cevap veriyor: “Halil bey… Halil bey… İnsanlar; bu devlette aynı şekilde, konuşacaklar, aynı şekilde düşünecekler.” Demokrasiye geçtiğimiz yıllarda bile seçimler açık oy gizli sayımla yapılırdı. Köylü sıraya girer. Muhtar CHP’nin oy pusulasını dağıtır. Vatandaşlarda dağıtılan CHP pusulalarını sandığa atardı. 1950 seçimlerinde CHP kendine çok güvendiğinden gizli oy açık sayım sistemine geçti. 1950 seçimlerinde seçim kanununa göre bir seçim bölgesinde en fazla oyu alan parti 1 oy bile fazla alsa milletvekillerinin hepsini kazanıyordu. Buna Demokrat Parti karşı çıksa da bu seçim sistemi Demokrat Partiye yaradı. Sonraki 10 yıl boyunca bu kez seçim kanununa CHP karşı çıkarak antidemokratik olduğunu iddia etmesine rağmen bu seferde DP seçim kanununu değiştirmedi. Bu ülkede Özal döneminde ve Erdoğan döneminde Anadolu insanı yeteneklerini sergileme, söz sahibi olma hakkı elde etti. Diğer dönemlerde jakoben bir tavırla siz düşünmeyin, üretmeyin biz sizin yerinize düşünür, üretiriz mantığı hakimdi. Türkiye’de daha atılacak çok adım var ancak gidişat iyiye doğrudur. İnsanlar kendilerine yarayan şeyleri değil de adilce toplum yararına olan şeyleri savunmalı ve yapmaya çalışmalılar.